- SASA, 14 bin kişiyi aşan işgücü ile bölgesinin istihdamına ve aile ekonomisine dev bir katkı sağlıyor
- Çalışan sayısı 9 yılda 1150’den 14 binin üzerine çıktı, taşeron işçiler şirketin bordrosuna geçti
- İstihdama ayrılan bütçe, şirketin maliyetlerinin yüzde 7’sini teşkil ediyor
- En düşük maaş asgari ücretin yaklaşık yüzde 50 yukarısında
Türkiye’nin lider, dünyanın önde gelen polyester üreticisi SASA, üretim alanındaki istikrarlı büyümesini, çalışanlarının haklarına verdiği önemle başardığına inanıyor. Adana’daki tesislerinde 14 binden fazla işçi çalışan SASA’nın Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Şeker, şirketin insan kaynakları yönetimini stratejik olduğu kadar etik bir yaklaşımla yönettiğini belirtti.
9 yıl içinde 1.150 çalışandan 14 bin çalışana, taşeronlar şirket bünyesine
Erdemoğlu Holding ve SASA Yönetim Kurulu Üyesi Şeker, SASA’nın Erdemoğlu Holding bünyesine geçtiği 2015 yılından bu yana, kalifiye bir işgücü yolunda istikrarlı adımlar attığını, şirket devralındığında 150’si taşeron olmak üzere 1.150 civarında olan çalışan sayısının bugün 5 bini aştığını, halihazırda devam eden inşaatlarda çalışan 9 bin kişi de eklendiğinde 14 bin kişilik dev bir istihdama ulaştığını belirtti.
Bu süreçte attıkları en önemli adımlardan birinin 2015 yılı itibarıyla çalışan toplam sayısının yaklaşık yüzde 15’ini teşkil eden taşeron işçilerin de şirket bordrosuna alınması olduğunu söyleyen Şeker, bu adımı kendi inisiyatifleri ile attıklarını, üstelik bu yönde herhangi bir sendikal talebin olmadığını da belirtti.
Üretim maliyetleri içinde istihdamın yaklaşık yüzde 7’lik bir paya sahip olduğunu belirten Şeker, SASA’nın Adana ve bölgesinin istihdamına ve aile ekonomisine yaptığı katkının payının ise ölçülemeyecek kadar büyük olduğunu belirtti.
İstihdam SASA için stratejik olduğu kadar etik bir alan
Son günlerde bazı haberlerde şirketin insan kaynağı uygulamalarına ilişkin yanıltıcı bilgilerin paylaşıldığını belirten Şeker, SASA’nın istihdam yaklaşımının sadece stratejik değil etik de olması için çalıştıklarını belirterek, sendikalarla ilişkilerinin de bu prensip çerçevesinde geliştiğini anlattı.
Farklı sendikalarla SASA içinde örgütlü oldukları dönemlerde yakın temas içinde çalıştıklarını söyleyen Şeker, pek çok toplu iş görüşmesini bu sendikalarla bizzat yönettiğine dikkat çekti. Sendikaların kendi içlerinde yaşadıkları rekabetin ve gruplaşmaların, bizzat kendi üyelerinin iş barışını bozan sonuçlar ürettiğini gördüklerini belirten Şeker, buna rağmen sendika üyesi olan hiçbir çalışana en ufak bir müdahalelerinin olmadığının altını çizdi.
Çalışanlarımıza verdiğimiz kıymet sendikalardan bağımsız
Sendikaların çoğunlukla sadece baz ücreti önemsediklerini, işçinin kendi eğitiminden sağlığına, aile fertlerinin eğitim ve sağlık ihtiyaçlarına kadar başka pek çok alanda taleplerinin olmadığını söyleyen Şeker, bunun yanında temsilci veya başkan seçimi gibi konularda kendi içlerinde yaşadıkları problemlerden dolayı işçilerin haklarına yeterli zamanı ayıramadıklarını belirtti. Şeker, sözlerine şöyle devam etti:
“Çalışanlarımız bizlerle doğrudan konuştuklarında ihtiyaçlarını direkt aktarıp daha hızlı sonuç alabildiklerini gördüler. Biz de çalışanlarımızın ihtiyaçlarıyla bizzat ilgilenerek kendilerine karşı hep çok şeffaf ve tutarlı olduk. Bununla birlikte, sendika ile çalışmak isteyen hiçbir çalışanımıza da en ufak bir telkinimiz bile söz konusu olmadı, olamaz da.”
En düşük SASA maaşı asgari ücretin yüzde 47 yukarısında
Son günlerde haberlerde yer alan iddialara değinen Şeker, SASA’da en düşük net ücretin mevcut asgari ücretin yüzde 47 yukarısında olduğunu belirtti, şirketin ücret güncellemelerini dinamik bir yaklaşımla yaptığını ekledi. SASA’nın ücretin yanı sıra çok sayıda ikramiye ve yan hakkı çalışanlarına sunduğunu söyleyen Şeker, önümüzdeki 10 yıl içinde gerçekleşecek dev yatırımlar için en büyük güvencelerinin çalışanları olduğunun altını çizdi.