Fed faiz kararını açıkladı, sıra TCMB’de. Karar, saat 14.00’te belli olacak ama gelin öncesinde ekonominin akıbetine bir bakalım.
Belce Örü’nün Ecomax’e özel kaleme aldığı analize göre, Fed faizi 50 baz puan indirerek yüzde 5’e çekti. Böylece 4.5 yılın ardından ilk kez faiz indirimine gitmiş oldu. Başkan Powel, istihdam kazanımlarının yavaşladığını ve işsizlik oranının yükseldiği ancak hala düşük kalmayı sürdürdüğü kaydetti. Bu adımla birlikte pek çok kişi faiz indirimine geç kalındığı ve bu nedenle 25 yerine 50 baz puan bir indirime gidildiği düşüncesine kapıldı. Öte yandan Avrupa’daki resesyonun ABD’ye sıçramasından hala endişe ediliyor. Ayrıca senato üyelerinin Powel’a 75 baz puan indirim yapılması yönünde mektup yazdığını da biliyoruz. Yani aslında piyasa 25 baz puanın üzerinde bir indirimi zaten fiyatlıyordu. Ve beklenen şekilde güvencin bir yaklaşımla 50 baz puan faiz indirildi.
MARTTAN BU YANA 50’DE
Şimdi TCMB’nin faiz kararına yönelik hızlıca bir değerlendirme yapalım. Politika faizi mart ayından bu yana yüzde 50 düzeyinde sabit tutuluyor. Merkez Bankası’nın bugünde bu doğrultuda karar vermesi ve yine yüzde 50 faiz oranıyla yola devam etmesi bekleniyor. Fakat bankalarda uzun vadeli mevduat faizleri şimdiden yüzde 38-32 seviyelerine düştü.
Ağustosta tüketici fiyat endeksi yıllık yüzde 51,97, aylık yüzde 2,47 arttı. Tüketici fiyatları bazında ağustosta en fazla fiyat artışı yüzde 43,20 ile üniversite eğitiminde, en fazla fiyat düşüşü ise yüzde 13,54 ile taze meyvelerde görüldü. Yani aslında mevsimsel olarak meyve sebze tarafında enflasyonda yavaşlama hissettik kırmızı ette de yüksek fiyat artışlarının ardından bir yavaşlama var fakat maalesef ulaşım eğitim gibi alanları kapsayan hizmetler tarafında hala enflasyonda inatçılık var. Öte yandan çekirdek enflasyona dikkat etmemiz gerekiyor. Gıda ve enerji fiyatlarındaki değişiklikler genellikle geçicidir ve uzun vadeli enflasyon trendini yansıtmaz. Çekirdek enflasyon aylık bazda yüzde 2,99, yıllık ise yüzde 51,56 arttı. Bu hala enflasyonun yüksek seviyelerde olduğunu bize gösteriyor.
BÜYÜME DEVAM EDİYOR
Enflasyonun ardından büyüme verilerine bakalım. İkinci çeyrekte yıllık yüzde 2,5 ile beklentilerin altında bir büyüme performansına işaret etti. Çeyreklik bazda da büyüme yüzde 0,1 ile sınırlı oldu. TÜİK verilerine göre yerleşik hanehalkının nihai tüketim harcamaları ikinci çeyrekte yıllık olarak yüzde 1,6 arttı. Böylelikle iç tüketimde salgın yılı olan 2020’den bu yana en düşük büyüme performansı izlendi. Sanayi yüzde 1,8 daraldı. O tarafta da 2022 yılının dördüncü çeyreğinden bu yana en kötü sanayi performansı görüldü. Hizmetler tarafında da ivme kaybedilse de büyüme performansının sürdüğü izlendi. Yılın ikinci çeyreğinde hizmetler sektörü yüzde 2,9 büyüdü. İnşaatta zaten deprem harcamalarından dolayı bir artış bekleniyordu.
Enflasyonla birlikte büyüme verilerinin değerlendirmesi ekonomideki balans ayarının doğru sağlanması için oldukça önemli. Dezenflasyona ulaşma yolunda kısa vadede düşük büyüme oranları kaçınılmaz fakat bulgura giderken radikal davranıp evdeki pirinçten de olmayalım.
KALICI DÜŞÜŞ YOK
Gelelim bir önceki Para Politikası Kurulu (PPK) metnindeki dikkat edilmesi gereken ifadelere… PPK’nın metnindeki en önemli mesaj şu: Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Hemen şu notu düşmeyi ihmal etmeyelim: Piyasa ile vatandaşın enflasyon öngörüleri ciddi şekilde ayrışıyor. Reel sektörün biraz daha ortalama seyrediyor. Enflasyonda ise baz etkisi haricinde henüz kalıcı ve belirgin bir düşüş gerçekleşmiş değil. Bu iki koşul henüz gerçekleşmiş değil.
Gelen enflasyon verilerini merkez bankası değerlendirecek ve adım adım aydan aya en sağlıklı kararı verecektir. Fakat burada şöyle bir risk var. İş dünyası ticari kredilerle tüketici kredilerini birbirinden ayrılması gerektiğini, üreticinin finansmana ulaşmakta ciddi sıkıntılar yaşadığını ve bu süreci en sağlıklı şekilde atlatmak için kredi faiz oranlarını aşağıya çekmek gerektiğini vurguluyor. Faiz oranları uzun süre yukarıda kalacaksa bile bu konuda sanayi sektörünün ve ihracatçının daha fazla desteklenmesi doğru olabilir.