Yaklaşık 2 bin tane şubesi olan çiğköfteci Ömer Aybak, YouTube’da ChefStory kanalına açıklamalarda bulundu. Doğduğu Adıyaman’dan çocuk yaşta İstanbul’a geldiğini, bir zamanlar yiyecek ekmeği bile bulamazken şimdi malikanede yaşadığını, Mercedes’e, Maserati’ye bindiğini söyleyen Aybak, “Her şey Gültepe’de bir dükkanla başladı. Şu anda şube sayımı ben bile bilmiyorum” dedi.
HAFTA SONLARI EK GELİR OLSUN DİYE SATARDIM
Adıyaman’ın Sincik ilçesi Düden köyünde fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Ömer Aybak, dayısı ile birlikte İstanbul’a gelir. Başta lokantalar olmak üzere değişik sektörlerde çalışan Aybak, açlık, sefalet içinde yaşamını sürdürür. “Dayım seyyar çiğköfte satıcısıydı. Haftanın 5 günü konfeksiyonda hafta sonları da ek gelir olsun diye dayımla birlikte çalışırdım. Bir gün ben de bir seyyar araba satın aldım ve çiğköfteciliğe başladım” diyen Ömer Aybak şunları söyledi:
“KİMSE ÇİĞKÖFTEYİ BİLMİYORDU”
Mayıs 2002’de Gültepe’de bir tane dükkan açtık. İlk açtığımızda çiğköftenin ne olduğunu bilmiyorlardı. Adam alıyor çiğköfteyi, bunu pişirmeden mi vereceksin diyor. O zorlukları da yaşadım. Bir gün, iki gün, bir ay iki ay derken bugün kapatayım, yarın kapatayım, kazanamıyorsun çünkü. Kimse tanımıyor çiğköfteyi. Okulların açılışına 1-2 hafta vardı. Yarabbim bir iş başladı, yok böyle bir şey, gece gündüz. Parayı koyacak yer bulamıyorsun, korkunç bir şey. Düşünüyoruz yani, bu ben miyim değil miyim, gerçek mi bu? Çünkü cebimizde bir ekmek parası yokken, müşterilere cevap veremeyecek kadar olağanüstü bir iş başladı.
İLK ŞUBE SARIYER’DE
İşler büyüyünce önce Sarıyer’de daha sonra Maltepe’de, sonra Kartal’da 5-6 tane şubeyi anında yaptık. Ondan sonra bayilikler gelmeye başladı, aşırı derecede. Artık sistemimizi kendimize göre kurduk. İki bayram arası 150 tane bayilik verdik. 2 sene içerisinde yaklaşık 60-65 şubeye ulaştık, bütün Türkiye’ye yayıldı. Hiç ummadığımız şeyler. Açılıştan 2 gün sonra Samsun’dan bayilik geldi, 3 gün sonra Kayseri’den geldi, 5 gün sonra Bursa’dan geldi. Bir de değil, birkaç tane birden. Kırılma anımız yılbaşı gecesi oldu.
GÜNDE 16 TON ÇİĞKÖFTE SATIYOR
1 sene içerisinde tam 260 bayi olduk. Hemen fabrikamızı yaptık, şu anda da şükürler olsun kapasite bize az geliyor, şimdi de başka fabrika yeri bakıyoruz. 3 katı daha yükselmemiz lazım.1800 tane şubemiz var, tam olarak bilmiyorum. Bana dedikleri, belki 1900’dür, belki 1850’dir ama net bilmiyorum. Günde 16 ton çiğköfte üretiyoruz ama bize yetmiyor. Daha çok üretmeliyiz. Türkiye’nin her tarafına şu anda çiğköfte veriyoruz. Türkiye’de olmadığımız bir nokta yok. İl olarak, ilçe olarak, her tarafta varız.”
ARTIK MALİKANEDE YAŞIYOR
Çok sefalet gördüğünü, bekar odalarında kaldığını anlatan Ömer Aybak şöyle devam etti: “Biz bekar odalarında kalırken tek hayalimiz şuydu: Bir tane odamız olsun, köylülerimizle akrabalarımızla birlikte kalalım, tuvaletimiz, banyomuz, mutfağımız olsun… Ama hiç olmadı maalesef. 11 yıl kaldım bekar odalarında, hiç olmadı bu. Bir hanın içinde kalıyorsun, 30-40 tane oda var. Her bir odada 8-10-15 kişi yatıyor ranzalar halinde. Gidiyorsun tuvalet bir, tuvalette duşunu alıyorsun. Şimdi de hayal dünyasında yaşıyoruz. Düşünün bir ekmeğe muhtaç bir ailenin evladıyken, geliyorsun İstanbul’da da o zorluklar yaşıyorsun seyyar satıcılık yapıyorsun, değişik işlerde çalışıyorsun, işte lokantayı açmışsın, batırmışsın, bir tane iki tane, üç tane anlaşmıyorsun bırakıyorsun vesaire. Oradan geliyorsun şu anda Ömer Aybak malikanesinde yaşıyorsun. 4-5 tane özel aracım var. Mercedesiymiş, Q7’siymiş, Maseratti’siymiş, teknem var Bodrum’da. Bodrum’da 11-12 yıldır villam var devasa. Bir hayal dünyasında yaşıyorsun. Geçenlerde çıktım evden çamdan baktım ulan etrafıma. Ben miyim dedim, ben bile kendime inanamadım.”