Her şartta büyük fedakarlıklarla hareket eden Türk tekstil sektörü, tüm paydaşlarıyla birlikte çalışmalarına devam ediyor. Yaşanan deprem felaketinin ardından büyük yara alan tekstil sektörünün yaralarını sarmak için ilk günden itibaren yoğun bir gayretle çalıştığını ifade eden İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Öksüz, İTHİB Yönetim Kurulu Üyeleri ile birlikte Kahramanmaraş ve Hatay’a yapılan ziyaretlerde konuştu. Ahmet Öksüz, “Depremin ardından gelişen süreçte üretimin yüzde 70’i yeniden devreye alındı. Üretmeye ve Türkiye’ye değer kazandırmaya devam ediyoruz.” dedi.
İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Yönetim Kurulu, deprem bölgelerinde yapılan çalışmaları ve sanayinin son durumunu yerinde inceledi. İTHİB Başkanı Ahmet Öksüz ve İTHİB Yönetim Kurulu Üyelerinin katılımıyla Hatay ve Kahramanmaraş’ta fabrika ziyaretleri yapılarak incelemelerde bulunuldu.
EL BİRLİĞİ İLE ÜRETİMİN YÜZDE 70’İ DEVREYE ALINDI
Yaşanan deprem felaketinden tekstil sektörünün büyük yara aldığına dikkat çeken Ahmet Öksüz, “Depremin merkez üssü Kahramanmaraş, hem tekstil sektörü ihracatında önemli bir yere sahip hem de üretim gücü olarak ülkemizin en büyük şehri. Türk tekstil ve hazır giyim sektörlerinin iplik ve kumaşta ana tedarikçisi olan Kahramanmaraş’ta firmalarımız büyük yara aldı. Ancak yaralarımızı sarmak, toparlanmak için ilk günden itibaren çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Depremin ardından gelişen süreçte devletimizin ve sektörümüzün el birliği ile üretimin yüzde 70’i yeniden devreye alındı. Üretmeye, küresel tekstil sektörüne ve Türkiye’ye değer kazandırmaya devam ediyoruz. Türk tekstil sektörü olarak modern üretim altyapımız ve entegre üretim gücümüzle dünyada sayılı ülkeler arasında yer alıyoruz. Sektörümüzün tüm alt ürün gruplarında güçlü üretim ve ihracat ağına sahibiz. Depremin etkilendiği bölgelerdeki fabrikalara ve üreticilere destek verilmesi büyük önem taşıyor. Deprem bölgelerinde maalesef istihdam sağlayamadığı için halen tam kapasite devreye giremeyen işletmelerimiz bulunuyor. Bu çerçevede deprem bölgesinde istihdamı artırmak üzere işçilerimizin ödedikleri vergiden kesintiler yapılmaması; tersine göçü artıracak ilave teşvik mekanizmaları geliştirilmesi gerekiyor. Dünyadaki konumumuzu ve rekabet gücümüzü korumak adına bu desteklere ihtiyaç duyuyoruz. Sadece üretim gücümüz ya da ihracatla değil, istihdam kapasitemizle de Türkiye’nin en önemli sektörlerinin başında geldiğimizi söylemek isterim. Bundan sonraki süreçte de ülkemize ve milletimize kazandırmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.
‘MALİYETLERİMİZİ YANSITAMIYORUZ’
Türk tekstil sektörünün 2022 yılını 12,9 milyar dolarlık ihracatla kapattığını hatırlatan Ahmet Öksüz, “Küresel ölçekte dünyanın en büyük beşinci, AB’nin ise en büyük ikinci tedarikçisiyiz. 2023 yılının ilk 5 ayında ise 4,9 milyar dolar ihracat gerçekleştirdik. Yıl sonunda 13 milyar dolar değerinde ihracat gerçekleştirerek mevcut seviyemizi korumayı hedefliyoruz. Tekstil sektörü olarak önceliğimiz uluslararası rekabette pazar payımızı kaybetmemek ve küresel pazardaki payımızı artırmak.” dedi. Sektör olarak üretim maliyetlerinin yükselmesinden dolayı sıkıntılar yaşadıklarının altını çizen Ahmet Öksüz, “Tekstil sektörümüzü en çok etkileyen hususların başında üretim maliyetleri geliyor. Sektör olarak enerji maliyetlerinin firmalarımızı üretimlerini durduracak seviyeye geldiğini bakanlıklarımıza iletmiştik. Devletimiz sağ olsun peş peşe iyileştirmelerle enerji fiyatlarını nispeten makul seviyelere indirdi. Bununla birlikte asgari ücret artışı da sektörümüzü etkileyen hususların başında geliyor. Üretim maliyetlerimiz Asya, Kuzey Afrika, Türk Cumhuriyetleri gibi rakiplerimizin çok üzerinde. Söz konusu maaliyetleri maalesef küresel müşterilerimize de yansıtamıyoruz. Çünkü küresel ölçekte bir talep daralması söz konusu.” ifadelerini kullandı.
SÜBVANSİYONA KARŞI İTHALATA ACİL ÖNLEM ALINMALI
Pandemi sürecinde Çin’in özellikle Avrupa ve ABD pazarlarında büyük yara aldığını dile getiren Ahmet Öksüz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çin, pandeminin bitmesiyle birlikte mevcut pazarlarındaki payını koruyabilmek adına firmalarını çok önemli seviyelerde sübvanse ediyor. Çok agresif bir şekilde hareket ediyorlar. Çin’in sübvansiyonları sadece ihracatımızı etkilemiyor, aynı zamanda iç piyasa üretimimizi de etkiliyor. Çin, Türkiye’ye de çok önemli seviyede tekstil ürünü ihracatı gerçekleştiriyor. 2022 yılında maalesef 2 milyar doların üzerinde dış ticaret açığı verdik. Üstelik tekstil sektörümüz her zaman verdiği dış ticaret fazlasıyla Türkiye’nin gurur kaynağı olmuş; Türkiye’ye döviz kazandırmış bir sektör. Bu çerçevede bakanlıklarımızdan beklentimiz ithalata yönelik acil bir önlem alınarak istihdamımızın ve milyarlarca dolar yatırımla kurulan üretim kapasitemizin korunması.”