İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin 2024 yılı ilk olağan toplantısı Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantının açılışı İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan tarafından yapıldı. Her zaman savundukları gibi finansal istikrarın, bugün de sanayicinin en öncelikli konusu olduğunu söyleyen Bahçıvan bu konudaki güven ve sabır vurgularını her platformda dile getirdiklerini ifade ederek asıl sınavın yılın ikinci yarısında olacağına dikkat çekti. Bahçıvan şöyle dedi: “2024 yılının ilk aylarında, asgari ücret zammı ve vergi ayarlamalarının etkisiyle aylık enflasyonun seyrinde yeniden bir bozulma göreceğiz ve muhtemelen yıllık enflasyon yıl ortalarına doğru yüzde 70’ler düzeyinde yeni bir zirve yapacak. Yani asıl sınavın yılın ikinci yarısında başlayacağı açık.”
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, fiyat istikrarı vurgusu yaptığı konuşmasında, adil gelir dağılımı açısından da fiyat istikrarının olmazsa olmaz olduğunu belirterek, “Tekerleği yeniden keşfetmeyeceğiz; daha önce açıkladığımız gibi bundan sonra uluslararası normlara uygun, kurala dayalı ve şeffaf olacağız. İzlediğimiz programın temelinde fiyat istikrarı yer alıyor. Fiyat istikrarının olmadığı yerde öngörülebilirlikten bahsedemezsiniz. Bunu sağlayamazsak arzuladığınız tarzda nitelikli sürdürülebilir bir sanayi asla olmaz; sadece illüzyon olur. Geçici, dönemsel kazanımlar olur. Sürdürülebilir, yüksek büyümenin bir ön koşulu var; o da fiyat istikrarı, enflasyonun kalıcı şekilde düşük tek haneye indirilmesi. Bu program, Cumhurbaşkanımız liderliğinde hazırlanmış, uygulamaya konmuş ve sonuç aldığımız bir programdır. Bu program geçici bir heves değildir” açıklamasını yaptı.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin 2024 yılı ilk olağan toplantısı ‘Nitelikli, Sürdürülebilir, Rekabet Gücü Yüksek Yeni Nesil Bir Sanayi İçin Yatırım ve Üretimin İhtiyaç Duyduğu Finans Politikalarının Önemi’ ana gündemi ile düzenlendi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in konuk olarak katılarak, Türkiye ve dünya ekonomisine yönelik bir sunum gerçekleştirdiği toplantının açılış konuşmasını İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan yaptı. Toplantıya Bankalar Birliği Başkanı Alpaslan Çakar da katıldı.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, fiyat istikrarı vurgusu yaptığı konuşmasında, adil gelir dağılımı açısından da fiyat istikrarının olmazsa olmaz olduğunu belirterek, “Tekerleği yeniden keşfetmeyeceğiz; daha önce açıkladığımız gibi bundan sonra uluslararası normlara uygun, kurala dayalı ve şeffaf olacağız. İzlediğimiz programın temelinde fiyat istikrarı yer alıyor. Fiyat istikrarının olmadığı yerde öngörülebilirlikten bahsedemezsiniz. Bunu sağlayamazsak arzuladığınız tarzda nitelikli sürdürülebilir bir sanayi asla olmaz; sadece illüzyon olur. Geçici, dönemsel kazanımlar olur. Sürdürülebilir, yüksek büyümenin bir ön koşulu var; o da fiyat istikrarı, enflasyonun kalıcı şekilde düşük tek haneye indirilmesi.” değerlendirmesini yaptı.
İZLEDİĞİMİZ PROGRAM GEÇİCİ BİR HEVES DEĞİLDİR
“Fed, Avrupa Merkez Bankası, Meksika, Brezilya enflasyonu nasıl indiriyorsa biz de öyle yapıyoruz” diyen Mehmet Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Büyümeyle enflasyon arasındaki gerilimden bahsediliyor, bahsedildiği gibi bir gerilim yok. Bu gerilim kısa vadeli. Sürdürülebilir yüksek büyüme için enflasyonun düşük olması lazım. Esas istikrarsız büyüme enflasyonun yüksek olduğu dönemlerdedir. Dolayısıyla bir gerilim yoktur. Miktarsal sıkılaşmaya da gittik, önümüzdeki dönemde çok daha destekleyici maliye politikası devrede olacak. Türkiye’de enflasyonun yerçekimine karşı mücadele edeceğine inanmıyorum, düşecektir. Tek koşul bu programın uygulanmasıdır. Bu program, Cumhurbaşkanımız liderliğinde hazırlanmış, uygulamaya konmuş ve sonuç aldığımız bir programdır. Bu program geçici bir heves değildir.”
FİNANSAL İSTİKRAR GÜVENİ İFADE EDİYOR
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, İstanbul Sanayi Odası’nı ziyaret etmesinin ve sanayicilerle birlikte olmasının çok önemli ve anlamlı olduğunu kaydeden Erdal Bahçıvan, Bakan Şimşek’in sanayicilerle birlikte olmasının kendilerine güç ve moral verdiğine dikkat çekti. Türkiye ve dünyada yaşanan gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulunan Erdal Bahçıvan, “Küresel ekonomide zorlu rekabet koşulları sanayicileri zora sokuyor. Ülkemizde ise ekonomide yeni dengelenme çabaları, enflasyonla mücadele, dış pazarlarımızdaki daralma, kur-ihracat ilişkisi ve ihracatımızın kompozisyonuyla ilgili konular öne çıkıyor. İşte bu noktada önemle vurgulamak isterim ki, bizim için her zaman, her yerde savunduğumuz gibi en öncelikli husus finansal istikrardır. Finansal istikrar adeta bir binanın temeli gibi sağlamlığı ve güveni ifade ediyor. Finansal istikrar her şeyin başı olduğuna göre başta ekonomi yönetimi olmak üzere tüm paydaşların bu hususta azami özen, dikkat ve gayreti göstermesinin ülkemiz için çok önemli olduğunu değerlendiriyoruz.” dedi.
ASIL SINAV YILIN İKİNCİ YARISINDA
Türkiye ekonomisine bakıldığında düşük küresel büyüme, zayıf dış talep koşulları ve para politikasında yaşanan sıkılaşmaya bağlı olarak Türkiye’de ivme kaybının gözle görünür hale geldiğini dile getiren Erdal Bahçıvan, “2023’ün son ayı itibarıyla İSO Türkiye İmalat PMI 6 aydır kesintisiz daralma bölgesinde seyrediyor. Toplam yeni siparişler ve yeni ihracat siparişleri gibi alt kalemler talepte zayıflığa işaret ediyor ve önümüzdeki aylar için güçlü bir iyimserlik de sunmuyor. Her ne kadar iç talepteki yavaşlama henüz enflasyon hedefleri bakımından istenilen ölçülerde olmasa da bu yıl büyümenin yüzde 4’lük OVP hedefinin altında kalacağına dönük yaygın bir beklenti hakim. Diğer taraftan 2023’ü yüzde 65 ile zirve seviyedeki bir enflasyonla kapatmış durumdayız. 2024 yılının ilk aylarında, asgari ücret zammı ve vergi ayarlamalarının etkisiyle aylık enflasyonun seyrinde yeniden bir bozulma göreceğiz ve muhtemelen yıllık enflasyon yıl ortalarına doğru yüzde 70’ler düzeyinde yeni bir zirve yapacak. Yani asıl sınavın yılın ikinci yarısında başlayacağı açık.” diye konuştu.
YABANCI YATIRIMCININ AYAK SESLERİ YENİDEN YÜKSELİYOR
Dış finansman tarafında ekonomi politikalarındaki değişimin ilk meyvelerinin görülmeye başladığını söyleyen Erdal Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle bankalarımızın uluslararası piyasalarda yeniden borçlanmaya başlaması güven ortamında iyileşme sinyali vermesi açısından olumlu. Tahvil piyasamızda da yabancı yatırımcının ayak sesleri yeniden yükseliyor. Seçim belirsizliğinin ortadan kalkması, kırılganlıklarımızın azalması, CDS’lerde düşüşün sürmesi ve kredi notlarımıza yönelik olası artışlarla, ülkemizin uluslararası piyasalardan hak ettiği yatırımı çeker hale geleceğine inanıyorum. Her ne kadar 2023’ü OVP’de öngörülenden düşük bir bütçe açığı ile kapatmış olsak da Aralık bütçe rakamları önümüzdeki süreç için önemli bir uyarı niteliği taşıyor. Deprem kaynaklı harcamalardan kısmak elbette ki söz konusu olamaz. Ancak diğer harcama kalemlerinden tasarruf yapmak, harcamaları etkin, verimli alanlara yönlendirmek bu süreçte önemli bir ihtiyaç olarak kendisini dayatıyor. Bu anlamda, Bakanımızın son dönemde yaptığı uyarıları ziyadesiyle değerli bulduğumuzu söylemeliyiz. Bu çerçevede bugün toplum vicdanını rahatlatacak bir kamu tasarruf politikası ve bütçe disiplinine ihtiyacımız olduğunu özellikle ifade etmek istiyorum. Öyle ki etkili ve sonuç odaklı bir yaklaşımla; tasarruf ve harcamaların niteliğini artırmak, hem kamu mali dengelerimizin sağlığını korumak hem de enflasyonla mücadele açısından kritik önem taşıyor.”
REKABET GÜCÜNÜ VE İHRACAT POTANSİYELİNİ ZAYIFLATIYOR
Ekonomiyi yeniden rasyonel bir çizgiye taşıma yönündeki çabaların sonuç vermesinin zaman alacağına vurgu yapan Erdal Bahçıvan, yeni ekonomi anlayışının başlamasından bu yana bu konudaki güven ve sabır vurgularını her platformda dile getirdiklerini ve bugün de sürdürdüklerini ifade etti. Bahçıvan, “Hepimiz aslında bir anlamda sabır ve stres testinden geçiyoruz. Kimilerinin sadece rakamlara bakarak sanayinin büyüme performansı üzerinden yaptıkları yorumlar için burada şunu ifade etmek istiyorum: Evet samimi konuşmak gerekirse aslında sanayi, pandemi sonrasındaki süreci olumsuz geçirmedi. Birikmiş ve yüksek talep, özellikle ihracat pazarları kanalıyla sanayiye olumlu yansıdı. Büyüme rakamlarında sanayinin aldığı payda da bu görüldü. Ancak enflasyonun kalıcı olarak devam etmesinin üretim hayatına asla huzur getirmeyeceğini de hep birlikte gördük. Enflasyonist ortamlarda rakamların yarattığı illüzyon bir süre sonra ortadan kalkıyor ve olumsuzlukları görmeye başlıyorsunuz. Sanayiciler olarak illüzyonun sonuna geldiğimizi burada açıkça ifade etmek istiyorum. Uzun zamandır bir ihtiyaç olarak kendisini dayatan enflasyon muhasebesine geçişin ardından bu çok daha net bir şekilde görülecektir. Sözünü ettiğim illüzyonun bir tarafında artan cirolar varsa, diğer tarafında da sanayicinin ham maddeden iş gücüne kadar artan maliyetlerinin bulunduğunu unutmayalım. Bugün maliyetleri artıran bu faktörlerin, dünya pazarlarında birçok sektörümüzün rekabet gücünü, ihracat potansiyelini zayıflattığını görüyoruz. Nitekim öncü ihracatçı sektörlerimizden ana metal, tekstil ürünleri ve giyim eşyalarında belirgin düşüşler dikkat çekiyor.” diye konuştu.